بَاب
فِي وَقْتِ
الصُّبْحِ
8. Sabah Namazının
Vakti
حَدَّثَنَا
الْقَعْنَبِيُّ
عَنْ مَالِكٍ عَنْ
يَحْيَى بْنِ
سَعِيدٍ عَنْ
عَمْرَةَ بِنْتِ
عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
عَنْ
عَائِشَةَ رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهَا أَنَّهَا
قَالَتْ إِنْ
كَانَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لَيُصَلِّي
الصُّبْحَ
فَيَنْصَرِفُ
النِّسَاءُ
مُتَلَفِّعَاتٍ
بِمُرُوطِهِنَّ
مَا يُعْرَفْنَ
مِنْ
الْغَلَسِ
Aişe (r.anha)'dan, şöyle
demiştir: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sabah namazını kılardı
da kadınlar, örtülerine bürünmüş olarak ayrılırlar (ve) karanlıktan dolayı
tanınmazlardı''
Diğer tahric: Buhari,
salat, mevakit; Müslim, mesacid; Tirmizî, mevakit; Nesai, mevakit
AÇIKLAMA: Hadisteki "... bürünmüş olarak..."
kelimesi bazı nüshalarda (.........) şeklindedir. Ancak bu fark manaya tesir
etmez. "karanlıktan dolayı tanınmazlardı" cümlesi de Buhari'deki bir
rivayetde "onları karanlık sebebiyle kimse tanımazdı" şeklinde
zikredilmiştir.
Bu
son cümledeki karanlığın sebebi hakkında alimler ihtilaf etmişlerdir. Bir
kısmı, "Mescidin karanlığından dolayı tanınmazdı, çünkü mescidin tavanı
basıktı. Ancak güneşin doğmasına yakın aydmlanabilirdi" derken, bazıları
da gecenin sonunun karanlığından dolayı dışarıda tanınmadiklarını söylerler. Bu
ikincisi cümlelerin kuruluşuna daha uygun bulunmaktadır. Buna göre Hadis, sabah
namazını ortalık iyice aydınlanmadan, alacakaranlıkta kılmanın daha efdal
olduğuna delalet etmektedir. Malik, Şafii, Ahmed b. Hanbel, Ebu Sevr, Evzai,
Davud b. Ali ve Taberi (Allah hepsine rahmet etsin) bu görüştedirler. Hülefa-i
Raşidin ve sahabilerin ileri gelenlerinden çoğunun da bu görüşte oldukları
rivayet edilmektedir. Bu görüşte olanların, üzerinde durduğumuz Hadisten başka
nakli delilleri de vardır.
Hanefi
İmamları, Sevri ve Iraklıların çoğunluğuna göre sabah namazını biraz aydınlığa
bırakmak daha efdaldir. Bu görüş Hz. Ali ve İbn Mes'ud'dan da rivayet
edilmiştir. Bu görüş sahiplerinin delilleri, Rafi' b. Hadic'in rivayet ettiği,
"Sabahı aydınlığa bırakınız*' Hadisi ile Buhari ve Müslim'in İbn
Mes'ud'dan rivayet ettikeri şu Hadistir: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'i iki namaz hariç hiç bir namazı vakti dışında kıldığını görmedim.
Bunlar (Müzdelife'de) akşam ile yatsıyı cem'etti. O gün sabah namazını da
vaktinden evvel kıldı."
"Hz.
Peygamber fecirden evvel sabah namazını kılmadığına göre, İbn Mes'ud'un
bahsettiği sabah namazını Efendimiz fecirden sonra, fakat ortalık ağarmadan
kılmıştır" derler. Ayrıca, bu görüş sahipleri namazı geciktirmenin cemaatin
artmasına ve namazdan evvel daha çok nafile kılınmasına imkan verdiğini
söyleyerek sabahı ortalık aydmlanıncaya kadar geciktirmenin efdal olduğuna dair
olan görüşlerini takviye ederler.
Bu
görüşte olanlar, üzerinde durduğumuz Hz. Aişe Hadisi'nin mensuh olduğunu
söylerler ise de muhalifleri, Tirmizı'nin Hadis hakkında,
"Hasen-sahih" dediğini ileri sürerek nesh iddiasını reddederler.
Hadislerin zahirde muhalif görünmesi Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in sabah namazını bazan alacakaranlıkta, bazan da ortalık ağardığında
kıldığını gösterir. Her iki tatbikat da variddir. Efendimiz namazda kıraati
uzatacağı zaman erken başlar, kısa okuyacağı zaman geciktirirdi.
Bazı Hükümler
1.
Sabah namazını ilk vaktinde kılmak efdaldir. Bu, cumhurun görüşüdür.
2.
Kadınların mescide gitmeleri meşrudur. Ancak bu fitne korkusu olmadığı
zamanlara mahsustur.